Durma hiç, maddeyi çökerten şuur;
Sana isimsiz zaman denizinde kaç kâinat
Sonsuz sunak olmadı mı? Zerden hüküm ile
Işığa donattığın kaç galaksi ve sonsuz hayat
İlmi ilahine boyun, biçtiğin manaya alın, koymadı mı?
Ey! Can denen bu şekli donanmış vücut!
Sana saf bir enerjiyle buyruldu!
Şahit ol! İtaat içine sokulduğun giysinin
Şaşkınlığında, göreceklerine zaaf etme.
Sen taşıdığın yükü hafife alırsın, iki göze eren değilsin!
Bilmezsin sana biçilen aklın zar kadar ince
Tülden daha hafif duvarları ötesini.
Görmezsin derin mavilerin de suyun
Hiç bilmediğin uzaklarında göğün karanlığına sarılmış
Bedeni donatan hücrelerinden bile daha çok
Senin için dua eden o güzel mahlukatı..
Ne için, değersiz sayacaksın her anı nefesin
Ve uykularını hangi günah için bozduracaksın?
İçine kapladığın karanlığa rağmen hangi gözle bakacak
Sana kurban edilen hayatın daha kaç nefes canına
okuyacaksın!
''Doğruluğa tövbe kapısını açık tutup, onu denize attık!
Yüz! Korkularına, acılarına karşı.
Sana dehşetli bir sonsuzluk gibi yükselse de
Tövbe denizinde yüz! Haklıysan; boşluğa, ateşe
yaklaşmayacaksın.''
Kulak ver!
Ey! Nutfe-i hüsran, üstü balçık, içi katran
Doğrul ve hak de! Diline penç olsun her an!
Gözüne şuh, diline tat, bedenine zevk olan
Demiri var eden ateşten daha kızgın ve öfkeli
Harında ebedi yanacaksın canın cehennem ola.
Altan İlhan ARSLAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder