DivShare

1 Temmuz 2012 Pazar

Ya Susacak! Yada Hakların İçin Savaşmayı Öğreneceksin.

                      Susmayı öğrenmek gerekir; başkasından değil, kendi kendinize. En kötü koşullarda dahi yanınıza alabileceğiniz bir içsellik taşıyamıyorsanız, o sizin yetilerinizin basit ve sıradanlığındandır. Öyleki; içinde bulunduğunuz toplumun bir kurbanı gibi yüze göze bulaştırdığınız yaşamın, size bırakacak bir tek mirası olacaksa ''oda hayal kırıklığıdır.'' Hayat her vakit siz olmasanızda sürecek, hiç bir zaman kendinizi yüceltmeyin yada aşağılamayın! İradesizce atılacak hiç bir adım, hayatın cevapsız bırakacağı bir durum olamaz. Her zaman kendinize dürüst olmayı deneyin, hatta zorlayın kendinizi. Bu sizi zor durumda bıraksa dahi, vaz geçmeyin. Belki bugün ezgin ve zor anlar yaşayabilirsiniz ancak yarın güçlü bir kişiliğin ve inatçı bir yapının sahibi olmak için değmez mi? Hiç kimse için şahsi değerlerinizi çürütmeyin, kimin sizin için hakkınızda sizden daha fazla bir düşüncesi bir fikri olsun! Kim sizi kendi canınızdan üstün tutabilir? Kendi özlük haklarını kısıtlamak pahasına size sahip çıkabilir! Bu zamanda? Hiç kimse kendinden ayrı tuttuğu yada tuttukları için öyle ahım şahım değil, bakışınıza bir ayrıcalık getirin ve toplumun gözlüğünden göremediklerinize şahit olun. << Nefretiniz artacak, öfkeniz gocunacak, iğrençliği tanıyacaksınız. >>

                  Dikkat edin, artık yüzyıllarda değişen kült değerler bir kaç yıl içinde sizin dahi tanıyamadığınız bir hal alıyor. Çehresi ve çevresi değişen varlıklarımızın alışık olmadığı, psikolojik yapıların üstümüzde kurduğu baskılara kayıtsız kalamayız. Sosyo-ekonomik baskının en yoğun olduğu bir çağda , kült değerlerin yabana atıldığını ve sırf bu yüzden yaşamak için dayatılan, özgürlüklerimizden ödün vermemiz gerektiği aklımıza sızdırılırken, nasıl olacakta güven bağını sımsıkı tutacağız. Eskiyle yeni arasında kurulan demogojik akrabalıkların, fikir teaitilerinin yahut övünçlerin beş para etmediği güncel hayatta, kimi kandıracaklar ki bugün tezahür eden yaşamsal ızdırapların, açıklamasını hiç yalansız ve katıksız yapabilsinler. Buna gerek yok ki, sopa kimin elindeyse canı yakılacak olan biz olacağız. Ya uyanacaksın bu aldatmacadan yüreğini ve kendini kurtaracaksın yahut boynu bükülü başlarımız altına koydukları her hile ve yalanın uykusunda can acısı çekmeye devam edeceğiz. Bugün tezahür eden bütün olayların içinde toplum için olanı dillendirmek, bireysel yaşamlarımızda varlığımızın sürekliliği için yapılmış yada atılmış bir adımın tümleşik haklarımızı koruduğunu görememek çokda şaşırtıcı değil. Alıştık artık, atılan kazıklara ve çalınan geleceğimizin soyunuza-sopunuza zenginlik olarak gittiğine. Maarifet bu ya, geçmişten gelen bir gelenek bir emir telak ki ediyor ya; çalmalı, var gücüyle semirmeli ki o uluğ, adı literatüre geçecek bir devlet şahsiyeti olabilmeli. Onun zat-ı şahanelerinin gücü daha dün kü sıradanlığının üstüne çekilmiş bir örtü gibi milleti susturacak baskıyı devletin gücünden almakta. O devlet ki, bizim gibi sıradan ve basit görülen canların omuzlarında taşıdığı; etinin, kanının, şehidinin üstünde duran, bil fiil nağmusunun ve ekmeğinin üstüne oturmuş ay yıldızlı bayrağın kurumu değil mi?

                Susmayı öğreneceksin ey insan! yahut Hak'kın sana emrettiği, bağışladığı özgürlüğün için ferdi yaşamsal hakların için kendini ezdirmeyeceksin. Elbette ki biriz birlikte bir milletiz, ancak! Bu içimizden birinin veya birilerinin haklarımıza tecavüz etmesine olanak tanımaz. En önemlisi; birlikte oluşturduğumuz kurumun, temel haklarımız üzerinden çıkar üretmemesi ve bize ait olan tüm değerlerimizi gözetmesi beklenirken.
Altan İlhan ARSLAN

Hiç yorum yok: