DivShare

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Sakız Ağacı

Kalmadı içimize bir rahatlık
Sakız ağacının gölgesi üstümüze eğilsin!
Efsunlu bir rüzgâr gibi o karşı sahilden
Rüzgâr, en güzelinin kokusunu alıp getirsin.
Güneşe karşı boynu bükük güne bakan gibi
İçi kurumuş gövdemizi serine dikmek
Ekilmiş acılardan fersiz çakıl taşları gibi
Gelecek dalgayı
                  yosunlu midyeler
                                         arasında bekledik.
Kaç kiralık sandal durur denize sürülmeyi bekleyen
Kürekleri yorgun tahtaları aralık
Pul pul dökülmüş boyaları çeyrek asırdır!
Gençliğimin o güzel sandalları
Sakız ağacının gölgesinde omurgası inleyen.
Geçirdik zamanı
                 Kaç dalga vurdu sahile
                                             Hiç saymadık
Kaç kere değişti sahil deniz uzaklaştı kıyıdan
Yeşil bir tül gibi suyun altında
Boy verdi ömrümüz yosunlar gibi
Ne bir kadına gönül verdim
Ne beni deniz sevdi!

Duymak istemiyorum hiç o serin gelişini
Kayalarda eriyen bir tütsü gibi dumanlı sesin
İçimdeki kara bulutların gölgesinde
Kırk derece sıcağın altında
                                       sakın,
                                            ayağıma sarılma!
Çok kırklandı tuzundan ciğerim
Defalarca kendimi sana getirdim, nafile
Ne dindi yüreğimde ne eridi hiçbir keder!
Kırkımda,
           yine aynı keder
                           aynı sakız ağacının altında
Yine dalgalarına baka baka çakıl taşları gibi
Aynı bakışların içinde evrildim.

Altan İlhan ARSLAN

Hiç yorum yok: