DivShare

30 Nisan 2009 Perşembe

SIRILSIKLAM


Karanlık gene çöktü, yağmur yağıyor, caddeler ıslak. Havada garip bir hissiyat var pek de iç açmayan. Yürüyorum benim için alışılmış bir durum… Yağmurda yürümek kendinle iç içe olmak, ıslanmak sırılsıklam ıslanmak… Düşüncelerimin fırtınalı kâbusu içinde içimdeki benle cebelleşiyorum ve yağmur gibi ağlıyorum. Neden ağladığımı anlamak istiyorum, yağmurda ağlamak bir başka kimse sizi anlamıyor, farkına varamıyor ben kendimi anlamıyorum ki! Anlaşılmakta o kadar kolay olsun. Biliyorum keder ızdırap oldu gene akıyor üstüme, belki size romantik gelir ama ben derin acılar içinde dalgınlık geçiriyorum. Senin romantizmin benim acım, acım ki içimdeki karanlığın intikamı var yaşadığım anla hesaplaşan ve hesabı yarına bırakmayan. Aklıma Sinatra’nın Sing in the rain şarkısı geliyor, birde kendi yazdığım yağmurlu bir gündü şiiri:

Yağmurlu bir gündü seni düşündüm

Hayalin canlandı bir an aklımda

………

Sanki içimde biri var ve sürekli bana telkinler veriyor. Bugün yıkığım, ezginim, çaresizim, yorgunum kahretsin! Bırakma beni insanlar kötü… Bırakma beni… Bir dayak yemiş adamım şimdi… Islata ıslata döv beni… Çamurlar çirkefler içindeyim.

Ulan bu nasıl bir hal? Bu ne biçim bir duygudur bali’ci herifler gibiyim uçuyorum, gölge gibi ruhum geziyor, bu ne biçimsizlik. Ulan, ben ağlamaklı değilmiydim, ben değilmiydim kendiyle cebelleşen, ulan sende bozuldun ya aynı bu şehrin havası gibi, boşuna mı olduk sırılsıklam.




Hiç yorum yok: