DivShare

23 Temmuz 2012 Pazartesi

İNSAN DAVRANIŞI

    A) RUH:
1) Ruhsal Hayatın Kavramı ve Öncülü: Ruhun serbest bir şekilde hareket edebilme ile tabii bir ilişkisi vardır.
2) Ruhsal Organların Fonksiyonu: Ruhsal Hayat, saldırgan etkinliklerle güvenliğe ulaşmak için yapılan etkinliklerden oluşan karmaşık bir bütündür; en son amacı da insan organizmasının varlığını sürdürmesini sağlamak ve ona güvenlik içerisinde gelişebilmek imkânını vermektir. Hayattaki her türlü kötülüğün kaynağı olarak birtakım kusur veya yetersizliklerin görülmemesi gerekir.
3) Ruhsal Hayatta Belli bir gayenin var oluşu: İnsanın ruhsal hayatı, gayesi ile belirlenmiştir. İnsanın bütün etkinlikleri her zaman için var olan belli bir gayeye doğru yönelmedikçe, etkinliklerini belirleyen, değiştiren ve sürekliliğini sağlayan bir gaye bulunmadıkça, hiçbir insanın düşünmesi, istemesi ve hayal kurması mümkün değildir. Bir ruhsal gelişmeyi ancak her zaman için var olan bir gayeyi göz önünde tutacak olursak anlayabiliriz. İnsanların hareketlerine yön veren gaye, çevrenin çocuk üzerindeki etkileri ve çocukta uyandırmış olduğu izlenimlerle belirlenmiştir.
B- RUHSAL HAYATIN SOSYAL GÖRÜNÜŞLERİ:
1) Mutlak gerçek: Bir insanın ne şekilde düşündüğünü bilebilmek için o insanın başka insanlarla olan ilişkilerini incelememiz gerekir.
Hiç durmaksızın ortaya çıkan problemleri çözme sorunluluğu insan ruhunun etkinliğine yön verdiği için, insan ruhu özgür bir kuvvet olarak hareket edemez.
2) Topluluk hayatına duyulan ihtiyaç: İnsan varlığının sürekli olarak yaşamasını en iyi sağlayan şey, topluluk hayatıdır.
3) Güvenlik ve çevreye uyma: İnsan ruhunun gelişmesinde konuşmanın son derece büyük bir değeri vardır.
4) Sosyal Duygu: Bir insanı ölçmemize yarayacak kriterler, o insanın genellikle insanlık için taşınmış olduğu değerle belirlenmiştir.
C- ÇOCUK VE TOPLUM
Toplum bizden, ruhumuzun gelişmesini de etkileyene bir takım yükümlülükleri yerine getirmemizi ister.
1- Küçük çocuğun durumu: Toplumun yardımına muhtaç olan her çocuk, hem ona bir şeyler veren, hem de ondan bir şeyler alan, bir yandan çevreye uymasını bekleyen, öbür yandan yaşama iç tepkisini tatmin eden bir dünya ile karşı karşıyadır. Tiplerin oluşumu hayatın ilk döneminde başlar.
2) Güçlüklerin etkisi: Ruhunun gelişmesi sırasında çocuğun karşılaşmış olduğu engeller, genellikle sosyal duygusunu bozmakta ya da sosyal duygunun gelişmesini durdurmaktadırlar.
Aşırı bir sevgi gösterilerek yürütülen bir eğitim de, hiçbir sevginin bulunmadığı bir eğitim kadar zararlıdır.
3) Sosyal bir varlık olarak insan: İhsanı anlayabilme onu komple çevresiyle değerlendirme ile başarır.

D- İÇERİSİNDE YAŞADIĞIMIZ DÜNYA:
1) Dünyamızın yapısı: İnsanı çevreye en çok yaklaştıran duyu organı gözdür.
2) Dünya görüşünün değişmesi ile ilgili unsurlar: Bir insanın bireyselliği neyi ve nasıl algılamış olduğuna bağlıdır. Bu algılar bellekte muhafaza edilir ve ruhun gelişmesinde, hayal gücünün artmasında etkilidir. Hayal gücünde bir algı, o algıyı oluşturan obje olmaksızın yeniden meydana getirilir.
3) Hayal Kurma: Hayal kurma, insan organizmasının hareketliliğine bağlıdır. Hayal kurmanın derecesi ya da hayal gücünün kapsamı konusunda kural olmak
4) Rüyalar: Bir insanın karakteri rüyalarda kolayca anlaşılır.
5) Kendini Başkasının Yerine Koyabilme ve Özdeşleşme: Kendini başkasının yerine koyabilme yeteneği, bir insanın başka bir insanla konuşması sırasında ortaya çıkar. Bir kimse ile özdeşleşmemiz mümkün olmazsa, o kimseyi anlamamız imkansızdır.
6- İpnotizma ve Telkin: Sosyal duygunun etkisi altında, insanın kendi çevresinden etkilenmeyi bir dereceye kadar istemiş olduğunu görüyoruz. Etkilenmeye hazır olma derecesi, etki yapan kimsenin etkilemeye çalıştığı kişinin haklarını ne derece göz önünde tuttuğuna bağlıdır. Zarar verilen bir insan üzerinde devamlı bir etkide bulunmak imkansızdır. Bir insan ancak kendi haklarının gözetildiğini hissettiği zaman en iyi şekilde etkilenir.
E- AŞAĞILIK DUYGUSU VE KENDİNİ KABUL ETTİRME ÇABASI
1- İlk Çocukluk Yılları: Dünyaya bir takım organik kusurlar ve yetersizliklerle gelen çocukların, küçük yaşlardan beri, çoğu zaman sosyal duygularının engellenmesine yol açan bir durumla karşılaştıkları görülmüştür.
2- Aşağılık Duygusunun Giderilmesi: Çocukluk güçlü olmak için gösterdikleri çabayı açıkça dile getirmezler, onu sevgi perdesi altında gizlerler. Çocuk, aşağılık duygusunu giderme çabası içerisinde yalnızca güç ve kuvvet dengesini yeniden kurmaya çalışmakla yetinmemekte, aynı zamanda aşırı bir telafi mekanizmasına başvurmaya, bu yüzden dengeyi bozacak şekilde öbür uca doğru gitmeye çalışır.
Herhangi bir beden kusuru ya da hoşa gitmeyen bir karakter özelliği olan bir kimseyi ayıplamadan yaklaşarak problemini çözmeliyiz.
3) Hayat Grafiği ve Dünya Görüşü: İnsanlar, çocukken hayata karşı takınmış oldukları tavırları değiştirmezler. Bununla birlikte, bu tavır daha sonraki hayatta ilk çocukluk günlerindekinden farklı bir biçimde ifade edilir. 

F- HAYATA HAZIRLANMA:
Bireysel Psikolojinin en temel ilkelerinden biri, her türlü ruhsal olayın, belirli bir gaye için yapılan bir hazırlık olduğudur.
1. Oyun: Çocuğun hayatında, gelecek için yapılan hazırlığı çok açık bir şekilde gösteren önemli bir olay vardır. Oyun.
Oyun ruhla sıkı sıkıya ilgilidir. Hatta bir çeşit meslek gibidir. Oyunda çocukların bütün özellikleri ortaya çıkar.
2- Dikkat ve Oyalanma: Dikkat, ruhun ayırt edici niteliklerinden biridir ve insanın başarılarında birinci derecede rol oynar. Yorgunluk ve hastalık dikkati olumsuz etkilerler. Dikkatin uyanmasındaki en önemli etken, dünyaya gerçekten derin bir ilgi duymaktır. İrade gücünün ve enerjinin bulunmayışı da dikkati bir nokta üzerinde toplayamama yeteneksizliğe benzer.
3- Suçluluğa götüren ihmal ve unutkanlık: Sosyal duygu yeterince gelişmediği zaman insanın başkalarına gereken ilgiyi göstermesi ceza tehdidi altında bile son derece güç olmaktadır.
4- Bilinçdışı alan: Bazı ruhsal yetenekler bilinç alanı dışında gelişir. Dikkati uyaran bazı şeyler bilincimizin değil ilgilerimizin olanına girer, ilgilerimiz ise genellikle bilinçdışı alanda yer alırlar. İnsanlar, farkında olmaksızın, kendi içlerinde hiç durmadan faaliyet gösteren birtakım güçler geliştirirler. Bu güçler, onların bilinçdışı alanlarında gizlenir, hayatlarını etkiler ve ışığa çıkarılmadıkları zaman bazen acı sonuçlara yol açarlar.
5- Rüyalar: Bir insanın rüyalarında o insanın karakteri ile ilgili sonuçlar çıkarabilmek için, bu sonuçların bireyin başka ayırt edici nitelikleriyle desteklenmesi ve rüyalarla ilgili yorumumuzu bunlarla doğrulamamız gerekir. Rüya, bir insanın hayat problemlerinden birine çözüm yolu aradığını gösterir ve bu problemleri ne şekilde de ele aldığını da gösterir.
6- Yetenek: Bir insanı değerlendirme o insanın yeteneklerini ölçebilme göz önünde bulundurulur. Bununla birlikte "ölçü" olarak yetenek testleri pek güvenilir değillerdir.
G- CİNSİYET
1- Cinsiyet Ayırımı ve İşbölümü: Her insan belli bir zamanda ya da belli bir yerde toplum hayatına katkıda bulunmak zorundadır. Bir insanın yetenekleri, o insanın toplumun üretim sistemi içerisindeki yerini belirlemektedir. Bununla beraber insanların iki cins halinde yaratılmış olması da toplumdaki işbölümünü yönlendiren unsurlardan biridir.
2- Bugün Kültürü İçerisinde Erkeğin Egemen Durumu: Toplumumuz daki işbölümünü, bütün uygarlığımızı belirleyen özel kalıplar içerisinde şekillenmesine yol açmıştır. Bunun sonucunda, bugünün kültürü içerisinde erkeğin önemi geniş ölçüde artmıştır. Böylece erkeğe toplumda haksız bir üstünlük verilmiştir.
3- Kadınlık Rolünden Kaçma: Erkek olmanın sağladığı elverişli durumların apaçık oluşu, kadınların ruhsal gelişmesinde ciddi bozukluklar yaratmakta, bunun sonucu olarak da kadınlık rolü evrensel diyebileceğimiz bir tatminsizlik duygusuna yol açmaktadır.
4- Cinsler Arasındaki Gerginlik: Uygarlığımızın hataları sonucu değişik önyargılar meydana gelmiş ve bunu telafi edebilecek eğitim sisteminin de olmayışı dolayısıyla erkek ve kadın arasında güvensizlik ve samimiyetsizlik olmuştur.
5- Reform Denemeleri: Cinsler arasındaki ilişkileri daha iyi bir hale getirmek için yapılmış olan değişikliklerin en önemlisi kız ve erkek çocukların birlikte eğitimidir.

Hiç yorum yok: