Kırışmış elinde tuttuğu kâğıt öfkeden titreyen avuçlarında.
Saçlarını saran tuhaf bir rüzgâr, yağmaya hazır bir gökyüzü
İçinde çağlayan bulanık sular, hayatını yıkmış gibi akar
gözünden.
Nedeni yok, nereye giderse! Hangi boşluğa düşmenin
Daha az canını yakacak olması
Yürüdüğü yol olmasa,
kendini
denize sürecek,
karanlıkta
ne fark eder!
Ecel kapıyı şaşırır bazen böyle bir zamanda,
Bir acemilik yaşar insan, tuhaflaşır ve benzi solar!
Bir iklime çekilir her şeyi siyah beyaz bir zamana
Bir film gibi geçer gözünden yaşam denen oyunda
Kendi filminden sıkılır! Bakmaktan, cayar insan.
Oturmuş çaylarını yudumlar, sineklerin sardığı bir lamba
altında
Gülüşleri mızrak gibi deler karanlığı, birkaç adam!
Kederlerini sarmamışlar yüreğe o kadar keskin bir huzur
içinde.
Gülsünler!
Boyun büküp kalmaktan çaresiz, birkaç dakika buraya çakılmak
Kendine hınç aramak gülüşlerin arasında
Oysa
bütün suçu taşıyor
elinde.
Ne zaman sürülecek zorun yokuşunda
Kim ekecek acıyı yüreğin yortusuna!
Hangi saban kanatacak, akıtacak! Kanını canın
Can bezecek, vücudundan.
Öyle bir neden tutuyor elinde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder