DivShare

15 Temmuz 2012 Pazar

NÂZIM'IN YÜREĞİ

Usanınca gerçeklerin yalanından,
kaygan, yüzsüz baskıdan,
tunç Nâzım'ı anımsarım
ve sesini
      biraz hançerimsi :
             "Merhaba kardaşım...
      Ne o, neden yüzün asık öyle
             Boş ver!
      Yoksa şiir mi takıldı bir yerde?
             Gel, birlikte bitirelim.
      Paran mı yok?
             Bakarız bir çaresine, dert değil.
      Kız mı?
             Aldırma bulunur..."
Oysa asıl kendisinde var bir şey,
                  içini kemiren
             yüz çizgilerinden dehşetle akan :
             "Hepsi iyi de,
                 şu yürek ağrısı...
             Adam sen de
                 ağrıyadursun, yaşıyoruz ya..."
Kimisi için şiir bir roldür,
Kimisine bir dükkân,
           kazançtır.
Onun içinse ağrıdır şiir,
           rol değil.
Nâzım'ın yüreği de ağrıdı durdu işte.
Üzerine titreyen doktoru bir gün,
hani pek de güvenemeyerek,
uyarmıştı beni :
            "Bakın" demişti,
            "keskin konulardan kaçının ki
            ağrımasın Nâzım'ın yüreği..."
Hey gidi doktor...
       Hastanız gitti.
Yaramadı çabalarınız.
Yüreğiyse onun
       gizli gizli çarparak
       sürdürdü ağrısını
             ölümünden sonra da.
İçindeki acı için ağrıyor,
Türkler için, Ruslar için ağrıyor,
kendisi gibi mahpusta özgür olanlar için
özgürlükte mahpus gibiler için
            ağrıyor.
Hapishane acılarıyla yanan o yürek
      - ölümden sonra bile -
        dinlemiyor doktorları,
korkak olduğumuz zaman 
           ağrıyor.
Neme gerek dersek
           ağrıyor.
Onun gibi açık yürekle :
            "Merhaba kardaşım..."
             diyemezsek ağrıyor...

Varsın ağrısın
       hepsi için yüreklerimiz,
       tek ağrımasın Nâzım'ın yüreği.

Yevgeni Yevtuşenko                   Çeviren: Ziya Yamaç

Hiç yorum yok: