DivShare

28 Temmuz 2012 Cumartesi

NİHAYETSİZ YOL


Her gün kirli suyu içmekten kuruyan bağırsağımız
Pul pul dökülen derimizin altında, bir kurt gibi aç!
Adfolan zindeliğinden uzak bütün uzuvlarımız
Unutturdu;
       ne için çıktık biz yola,
                   o sabahı hiç unutmuyorum.
Bizi aldıklarında hayat denen bu gemiye, pruvası göğe değen
Ne ihtişamlı bir yola gidilecek muhteşem bir makine
Bir kadem aklımıza oturtulan hayret ve şaşkınlık içinde
Cılız ve ezik! Olduğumu sanmıştım.
Alnımı yalayan rüzgârlara, tenimi yakan tuzuna terimin
Göğü kapatan simsiyah bulutlara, hiç tükenmeyecek bir azgınlığın
Sonuna gelmiş gibi bulunduğum o zaman
                                            bıraktım geriye bir yaşımı daha.
Hayal kurmaya itiyor gördüğüm ince ufuktan başka olmayan bir çizgi
Her gözlerimi kapatışımda yüzümde kasılan gençliğim ağladı.
Çok şeyi bıraktım geriye hep yeni bir kâbusa göz açtım
Her gün biraz daha, büyüdükçe, bu yolun gazap olacak!
Hiç kimsenin kaderinden uzağa!
                                   gidemeyeceği bir yol,
                                                            olduğunu anladım.
Gördüğüm; sığıntı, kökleri tutunamayan tayfaların yüzdürdüğü
Efendisi yüzünde kirli bakışlara hâkim, yüreksiz, bir umut taciri
Rüzgâra söven, derisi de ağzı gibi kokan bir köpek balığı gibi
Bir adamın emrinde kaderimi aradım.
Aynı günü her gün tekrar etmekten, aynı emirlerin yankısını duymaktan
Güneşin kavurduğu sessizlikte! Dalgaların derin uykusunu!
Biraz daha yol almaktan yorulduğumuz ufku yıldızlara bakarak
Hızla tükendik
Sonu gelmeyecek bir rotanın yolcusu, olduğumu anladım.
Nihayetsiz acılar sardı gövdemizi, aklımız çekildi parmak uçlarına
Dümenciyi kaybettik, aşçıyı, ser dümeni tutacak el hasta.
Terk ettik kendimizi, bizi kurtaracak inancı taşıyan kalp hasta
Her birimiz öldükçe canımızla beslenen denize yem olduğumu anladım.

Altan İlhan ARSLAN

Hiç yorum yok: