Şu gökyüzü gibi arkası karanlık ve bir yüzü dünya
Kabuğun üstünde bir kaç fersah mavisi oksijenin.
Bir karış göğüse bedel sonludan, şu betik sonsuza
Nesi kabil üstümdeki yığınla, tonla birikmiş yükün.
Oyalansam ey uhrevin sultanı yerin bahçelerinde
Gözüm gün ışığına köle, müspet saydığın varlığa.
Suç denizinde nefes almak, yaşamak uğruna
Günaha düşmekte, girmekte var! Sen beni uyandır!
Belki, kabil olamadı bu cismin tümleyeni
Tutmadı mayası, irşat edecek gücü gelmedi ininden
Eridi, hâsıl ettiğin nice köprüde sonu göremeden
Kâbuslara düştüm olamadım hiç bir zaman idrakin içinde.
Al! İstersen nüfuzunu tutma, yersizin evinde
Boşuna akmasın ırmakları soyunun, ağlamasın Âdem
İstemedikçe, tekâmül etmesin nefsimde bir nefes
Tutuşsa yer gök, soğusa nefret, gelse sıram
Ne kadar dehşeti sürsen o kadar az tutacağım kendimi
Şu arkası gibi karanlık yokluğun altında ezileyim.
Varlığında göremedim bir mana bu dünyanın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder