Ekmeği taştan çıkarmak kadar kolay değil.
Sizin neon ışıklarıyla çevrili alttan kaynayan bir havuz
Salonu han gibi İngiliz şömineli, tülü İtalyan
İçine, teni mermer gibi süt akı bir avrat!
Hayalini bile daha sığdıramadık.
Saatlerimize kurduk bugünü dünden daha kötü olmasın
Sokaklar kalabalık, sokaklar insan yumağı
Sağlı sollu dükkânlar ihtiyaca yönelik
Bilirsin ki bir yerden daha fazladır borcun
Her sokaktan geçilecek diye bir kural yok.
Ekmeğin derdine sarmışken aklı, hangi fatura daha öncelikli
Neyi ödemeli, neden kaçmalı
Yürürken aklımın en büyük zoru
Gittiğim yerle aklımdan geçenin, hiçbir ilgisi yok.
Zaman ilerledikçe sıkışır dünyam
Hava öldürürcesine sıcak!
Buhrandır iklim ve ter, nefretin kokusu
Umudu hasat etmiş birkaç yavşağın
Bıraktığı kırıntıdan nasip bulamamak
Çok yordu, ayaklarım gibi bu kalbide.
Diyemedim! Bir vakit, serin bir akşam dalgaların sesinde
yemek
Sonra, serin sulara ayaklarımızı salarız
Yosun kokusu genizlerimizi yakarken
Bir bardak çayı keyifle yudumlarız.
Denizi gördük beyaz camın içinde,
Ukrayna’dan gelmiş, soğuk Rusya’dan
Dilinden belli ki ta Amerika’dan
Tenini soğutur benim denizimde
Parası olan her yabancı.
Yabancı olmak nakitle ilgili
Karında, gönülde canlı para
Miktarı kadar sahibisin yaşadığın sokakla ilgisi yok!
Doğduğun yer Vatan mı sanırsın?
Vatan, içinde nefes aldığın 'rahatlıktır'.
Her gün borcunu yazar devlet dediğin
Kazanman yâda her günü boş geçirmen
Bu toprakların üstünde olduğun sürece
Sırf bu topraklarda doğdun diye
Yokun, yokunda bile borçlusun.
Bizim buralarda yaşamak!
Eskiden boyunduruğa düşen öküz gibi
Sürülecek tarlaların 'miktarıyla' ilgili.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder