DivShare

12 Eylül 2009 Cumartesi

Basamaklar



Her şeyini kaybedip yürümek var zamanda, boşluğa basarak.
Kendini suçlayarak gözyaşlarında intikam aramak!
Karanlığın örtüsüne sığınıp, çırılçıplak olduğunu
Bile bile, sokak lambalarından sakınmak.
İşte! Böyledir düştüğün zaman, kendinden ve kaderinden utanmak!
Yaşamın çirkin yüzüyle hesaplaşıp, aciz bir anında,
Atılan tokadın acısıyla yenilgiye uğramak.
Oysa ben; dağ gibi bir adamdım, hayata dosdoğru bakardım.
Tatmışken; her basamağında hayatı, nasıl düştüm?
O, son basamaktan aşağıya…
Ne kadar dipsiz ve karanlık! Yaşamın böyle bir yüzü varmış!
Buradan; görüntü bambaşka, insanların gerçek yüzlerini,
Riyakârlık içinde utançsız ayıplarını, şehvet içinde hayvan gibi
İnsan şeklinde görüntülerine bakarsın.
Ayağında delik bir ayakkabı, üstünde sökük bir ceket
Oysa onuru bile sökük, dikişsiz abiyeydi hayat.
Acıların, yıkıntıları altında elimi uzatmış, var olmamış bir umuda
İlk defa, yalvarmıştım tanrıya!
''Yarabbi, geçmiş yaşamımda her ne yaptıysam beni affet!''
Belki, doğacak gün fakat sonsuz karanlığa…
Benim için, gün yüzü haram olacak.
Şimdi biliyorum ki! vicdanın sesiymiş kulak vermediğim
Yürüdüğüm yolda çirkinliğe hiç değmeden, bu doğrudur dediğim;
Doğrularmış basamakları çürüten.
A.İlhan ARSLAN

Hiç yorum yok: