DivShare

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Evlat


Her akşam eve dönüşüm vardı evlat,
Gün boyu içimi acıtan halimi hiç bilmediğiniz.
Aralandığında kapı,
Yüzüm göründüğünde, ettiğim tebessüm;
Derin kesiklerini kapatmak içindi
Hayatın, keskin ağzına düşen canımın.
Akşam sofrasına, iki ekmek getirebilmek için
Katlandığım cefanın emeğiydi evlat.
Bu damın altında
Rutubetten yakınırsın, hasta olmaktan.
Gidemediğin için okula başkaları gibi
Eskimiş bir battaniye altında, incilerini dökerdin.
Boncuk gözlerin her ağladığında evlat!
Benim, içimde akan ölüm ırmaklarının
Azrail'le yaptığım tek yanlı anlaşmaların
İçimden çekip aldığı, yaşama isyanım var.
Biliyorum istemediğinizi bu kokuşmuş hayatı;
Annen hep şikâyet ederdi, lanet ederdi bana
Sende mi evlat, saplayacaksın ciğerime
Nefretle bakıp yüzüme bana git mi diyeceksin!
Gölgelerin içindeyim her zaman evlat
Umudu hiç bilmeden her sabah açtım gözlerimi.
Dönüp geriye bakardım kapıdan
''Keşke, hep karanlık olsa ve hep uyusak!''
Derdim evlat!
Bu kapının ötesindeki karanlık dünyayı bilmezsin!
Senin göremediğin, hiç görmeni istemediğim
Öyle çirkin ve aşağılık ki bu dünya
Ve ben, her gün o dünyanın azgınlığında
Şerefsizliğin de, nağmusuzluğunda
Ekmek parası için evlat, canımı siper ediyorum!
Siz yaşayın diye, nefes alın, ayakta kalın.
Namusumuz, şerefimiz için
Şerefime laf söyletiyorum.
Bu beğenmediğiniz on paralık, üç günlük dünya için.

Altan İlhan ARSLAN

Hiç yorum yok: