DivShare

21 Temmuz 2012 Cumartesi

Yürüyorum


Bilmiyorum;
Başıma çöken yağmurdan mıdır?
Nedensiz, öylece adımlamak
Islak yollarda su birikintilerine basarak
Kaplanmak; bilinmedik, anlam verilemez
İçimde bir mezarın sessizliğiyle
Böyle, paslı bir demir gıcırtısında
Bu yolun sonuna varmak!
Getirmeyecek hiçbir zaman
Farklı bir gün, benim için hiç olmayacak.
Birkaç adım ötede
Ve daha birkaç adım ötelerde
Yürüyor başkaları ya kol kola
Ya da el ele tutuşmuş veya yan yana.
 Ne fark eder mutlular işte!
Bir birlerinin içine girmiş sohbetle yürüyorlar
Yüzüne bakıyorlar yüzün, gözüne, burnuna
Arada bir dönüp önlerine bakıyorlar.
Onlar, yağmurda yürümenin hazzında
Ben iç acılarımın kurak yazını yaşıyorum.
Böyle bir şey tokatlanmak yağmurun
Her damla yüzüne indirdiği rahmet.
Su almış ayakkabıların verdiği rahatsızlık
Ve içime süzülen suyun ürpertisi
Titreyen tenime iğnesini sokup kaçan rüzgâr
Yağmurda yürümek, böyle bir şey işte.
Biliyorum
Artık bir zavallı gibi hissetmeyi
Kendimden hınç alırcasına sırıl sıklam
Ağlanacak hallerin her sokak arasından
Yalnız başıma, hakkından gelmeyi.
Ağlamıyorum kaç zamandır
Yüzümden süzülen yağmur damlalarına
Karıştırmıyorum gamlı gözyaşlarımı
Gereksiz bir varlıkmış gibi öylece
İnsanlar arasında yolumun sonuna bakıyorum.
Göremiyorum.
Yalnızım tokluğun peşinde değil mideme inat
Bedensel açlıklarımı çoktan kaybettim
Ben, temiz havayı kirletiyorum
Bakışım haram, her adım günah!
Ben ne için yaşıyorum?
Kime gidiyorum, kime?
Yağma yağmur, dallanmam, yaprak vermem
Boşuna içime süzülme!
Sadece zamana karşı öylece, yavan, yürüyorum.

Altan İlhan ARSLAN

Hiç yorum yok: