Bir aynaya bakıp çirkinliğini vuramaz camdaki yüzüne.
O kendini bulutlarda yağmura hükmeden bir melek
O kendini altın kaplı otağından edilen bir hükümdar gibi
Oysa bir masalın satır aralarına sızmaya çalışan
Olympos dağında zeytinyağından yücelmiş
Elinde şimşekle dolaşan Zeus adında bir kelek.
Öyle kalamazsın, kimse bildiğin gibi görmüyor seni;
Keçi kılından kıyafet, sütünden peynir, etinden yiyeceksin!
Dışkısından verip toprağa gübreyi, sebzeyi hasat edeceksin.
Ellerin değecek kilden çamura, ördüğün yere yuvam diyeceksin
Herkes gibi terin düşecek seninde bir kadına eşim
diyeceksin!
Oldumu şimdi Zeus!
senin neyin
farklı,
toprağı süren monallius’tan.
Heybetli görünür zırhını kuşanan orduları,
çeliğin ışıltısı
saldırır cehaletin karanlık kuyularına
inerken, yukardan
aşağıya zaferi kesindir!
kendi en önde
muzaffer Zeus.
Ne Zeus’lar çıktı, analardan hiç biri soylu değil
Belki bazıları piç gibi babası belli olmayan
Kimi hayvan ağıllarında koç gibi kokarak
Hükmetti dünyaya, kaosun kucağından dünya kan kustu.
Ne değişir, her fırsat saçılır yüzyılda bir
Bedenini saran kir silinir! Aynada yüzüne bakar insan
Kendini bir yüce kral sanır! Uydurduğu masalın dağında
Olympos’un kralı Zeus gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder