DivShare

25 Ekim 2012 Perşembe

AYNI



Gölgeler dolaşır sapaklarımda
Meçhulüm, geldik yine karanlığıma.
Tıpkı çocukluğum gibi
Bütün zamanlar hep aynı
Aynı güneş, aynı acı, hüzünlerin nesi başka!
Toprak aynı, su aynı!
Rezil olan insanlar arasında dolaşmanın farkı yok
Her vakit doğumu, ölümü aynı öksüzlüğün.
Usanmadı, utanmadı tanıklığına
Yeryüzü riyakâr kusmadı ölümü!
Utancın hapsine kızmadı güneş
Her gün yine sabah
Kaç günah rahimde gün doğarken kötüye döl oldu.
İnsanı insana kırdıran, eğdiren başını
Kurt gibi kemiren ne oldu?
İçini kaplayan hırsına ektiği acının tadından
Ne bekler, kimden indiği belirsiz
Karanlığında aynı kemik, et aynı
Süfyan gibi acımasız, iliksiz bedeninden.

Milat ikibinoniki’yi gösterse de
İsa’dan önce yaşayan kavimler gibi
Kötü aynı, acı, keder, gözyaşı hep aynı.
Ezen hükmeden, hükümran aynı
Hüküm altında giyilmiş cefa
Açlık aynı, tuzak aynı, bedel aynı.
Ey! Kahrı yaşından hürmetli
Yaşına hürmetsiz bunca heba!
Kaç Ra’dan Amon’dan daha yüce
Kusursuz günahlar serdi yeryüzüne!
Bu günah adacıklarında sadabat
Zevk aynı, şerh aynı, ölüm aynı.
Gölgeler dolaşır sapaklarımda
Siz şeytan diyebildiğiniz karanlığın
Âdemden olma bu köpeklerin
Et kavgasıdır, kan içme sevdası
Bu karanlık ulema, saltanat sürecek
Umudun, helalin, hakkın üstünde!
Dünde, bugünde, yarında
Ayaklarım bastığı sürece bu topraklarda.
Orospu aynı, şerefsiz aynı
Kansız, iliksiz, karaktersiz, zürriyetsiz aynı
Bütün zamanlar gibi bugünde aynı yarın farklı değil.   

Altan İlhan ARSLAN

Hiç yorum yok: