DivShare

5 Temmuz 2009 Pazar

Platon'un Varlık Felsefesi Ve Aşk




*Platon varlık felsefesini de Yaratılan her şeyin Allah'ın felsefesi olduğunu dile getirip örneklemelerle, idealarının doğrulunu kanıtlamaya çalışması onu felsefenin ana ilkelerinden epistemolojik (bilim felsefesi) yapıya itmiştir.Eğer ölüm ve evlilik önceden Tanrı tarafından belirlenmişse,bu değişmez olayların insanları etkilediğini ve insanların bağımsız bir yaşama sahip olmadığını aktarmıştır.Bir insan delice aşık olduğu birine kadersel sebeplerle kavuşamazsa o insanın ruhsal acı çekmesi gerekir.Acı çeken ruh sevdasını aradığı insana kavuşamamasından dolayı verememekte yani ruhsal haz alamadığından, sevgisini başka bir varlığa açması yolu açıldığı kaderci yaklaşıma girmesi demek olduğunu aktarmıştır.
1.TANRI SEVGİSİ:Bir insan sevdiği insana kavuşamadığında sevgisini başkasına vermekten çekinerek yada sevgisine o insandan başkasının layık olmayacağını düşünerek sevgisini sadece yaratana vermeyi düşünür.Çünkü onun büyük sevgisine tanrıdan başka kaldırabilecek varlığın olmadığına inanır.
2.KADERE BOYUN EYME:İnsan sevdiğine kaderin çeşitli oyunlarıyla yani kadere sebepsizliği yüzünden sevdiğine kavuşamaz,sevdiğine kavuşamayan insanların ruhunda derin bir yara açılır.Bu yaranın kapanması zor olmakla birlikte,baskı yada kendi iç dünyasında mantıksal imgelerini başka bir insanın üzerinde yoğunlaştırmaya çalışır.Bireysel çaba ve çatışmalardan sonra sevmediği yani ilk başta haz duyamadığı bir insanla birleşerek onunla alışkanlık evliliği yapar.Ama ruhundaki yara kapanmaz.Ruhundaki yara sadece zamanla kabuk bağlar ama bu hep onun bilinçaltını zorlar.Bu durumu yaşayan insanları gördükçe duyguları depreşerek bu yara ölümüne kadar sürer.
3.ÇEŞİTLİ VARLIKLARI SEVME:İnsan sevdiğine kavuşamadığında yada en çok sevdiği insanlardan aldatılma veya ihanet gördüğü zaman kadersel genelleme yoluna giderek,çevresinde bulunan hayvanlara aşık olur,onlara dost olma yoluna girer.Evlerinde kedi,köpek veya çeşitli hayvanlara sevgileriyle kucak açarlar.
4.DOĞAYA AŞIK OLMA:Doğa yaratanın sadece bir eseridir.Doğaya aşık olan yaratana da aşık olduğunu anlar.Doğa tanrının sadece bir yansımasıdır.Yaratanı mantıkla aramayı sevenler,doğadaki ağaçlara,çiçeklere, denizlere,manzaralara,bitkilere,böceklere kısaca doğayı oluşturan tüm fenomenlere aşık olurlar.
5.EVRENSEL SEVGİ:Evrensel sevgi tüm doğayı,tüm insanları tüm görülen ve görülmeyen her şeyi seven insanlar,evrensel sevgi yoluna girmişlerdir.Evrensel sevenler aşklarını ve sevgilerini paylaşımcı olarak dağıtmayı severler.Paylaşımcı olduklarından dünya sorunlarına daha eğilimlidirler.
Platon varlık sevgisini platonik aşk kurgulamasını aktarmıştır.Ama platonun idea dünyasında yer alan en önemli felsefi aşkı ruhun yaratana olan ilahi sevgisi olduğunu açıklamaktan da uzak kalmamıştır.Hiç bir insanın tanrı sevgisinden mahrum kalmadığını belirtmiştir.Ruhun bir öz olduğunu idea dünyasında geniş yer vermiştir.Ruhun yaratanın emrinde olduğunu ve kaderin bu yüzden devam ettiğini belirtir.Ruhun öz olarak TANRI YA bağımlı olduğunu aktarmak ister.
Platon insanların yaratılmadan önce Yaratan tarafından ruhların ortak özelliklerine göre ruhları tanıştırmış bir şekilde kader çizgilerini belirlediğini savunur.Maddi dünyada ki bu tanışıklık daha sonra ruhların birbirini çekimi(manyetizma) etkisiyle kaynaşmalarının oluştuğunu açıklamaya çalışır.Evliliğinde,ölüm gibi külli kaderde yer aldığını belirtir.Platonun bir sözü kafaları karıştırmaktadır."Eşi çirkin olan,filozof olur"."Tabi buradan şu anlaşılmaktadır.Platon fiziksel güzellikten bahsetmemektedir.Duygu ve düş güzelliğinden bu kanıya vardığı açığa çıkmaktadır.O zaman şu soru felsefede tartışılır.İnsanlar sevmeden de evlenebilir mi?Bu soruya felsefi yanıtlar bulmaya çalışan platon;açıklamalarında herkes severek evlenmez sonuçuna ulaşır fakat sevmeyen insanların ruh dünyalarında devamlı bir aşk kurgusu yattığını ifade etmekten uzak kalmaz.Aşk kurgusu bazen alışkanlıklarda eridiğini bazen de aşk kurgusunun baskın çıktığı zamanlarda ihanet ve aldatmaların gizliden veya açıktan yapıldığı kanısına varır.
Platonun aşk kavramını da değindiği ortaya çıkmaktadır.Aşkın erişilenemeyene olan hasret olarak acının insan ruhunda büyümesi anlamında değer kazandığı açıklamasını yapıp,aşkın özlem duyulanın olmadığı zaman onu hissetmek olduğunu belirtir.Aşkın ve sevginin hayatın anlamı olduğunu ve bu iki ideanın insanda körelmesi sonucunda mutsuzluk ve heyecan duygularının öldüğünden bahseder.

Nedir AŞK?

*Aşk acı çekme hazzıdır.

*Aşk kendini tanımak için olgunluk aşamasıdır.

*Uğruna ölümleri bile göze aldıran en mükemmel duygu selidir.

*Cesaretin ve korkaklığın arasında kalınan çaresizliktir.

*Aşk susmaktır sadece bakmaktır.

*Aşk,o haz duyulanın yanında olmadığı zaman,o hazın yanında olmasını istemektir.

Bana Göre AŞK

*Aklın körelmesi ve vücutdaki hormonel eğilimlerin doruk noktaya çıkmasıdır. Bu düşünceyi beğenmemiş olabilirsiniz ancak bu gerçeği değiştirmeyecektir.

*Aşk bir saman alevi'dir.

*Kendini kandırma sanatıdır.Neden mi? Tüm alışkanlıklarınızı, varlıksal niteliklerinizi, yaşamsal aktivitelerinizi geçici olduğunu bilmediğiniz bir varlık için zaafa uğratırsınız.Bu anlamda aşk bir cümlenin eylemidir, sonucu değildir.


Aşık olan insan,kaybettiğine benzer yada ondan daha mükemmel bir insan arayışına girer.Acaba aşık olan insan kaybettiği aşkın,yerine bir sevgi koyabilecek midir?Önce bunu umut edebilir ama zaman ilerledikçe ona benzer bir aşkın bulunamayacağını zor da olsa sezer.Asıl olan ona benzer hiçbir aşkın realitesini yakalayamayacağını hissetmesidir.Buna bazen yaşanması gereken bir kader der.Bazen de olgunlaştıran bir melankoli der.Bu arada mantık araya girer.Mantık ona aşk anlamında ruhun özgüven çelişkisi içerisinde olduğunu anımsatır.Bu yüzden ruh yerini bilince bırakır.Bilinç ona devamlı alternatifler sunar.Bilinç bu arada zamanla yarışmak ister.Bu zaman bilinmeyene yolculuk ile ruhsal yarayla bir arada ilerler.

Güzel bir resim buldum aşka mizahi değdirme yapan ilginç bir bakış açısı.



Bir benzetme yapsanız yukardakilerden hangisi sizin aşkınıza tarif olurdu?

Hiç yorum yok: